Engelli Vitrin Mankenleri
Dünyada engellilere dikkat çekmek için çeşitli çalışmalar yapılıyor. Bunlardan bazıları gerçekten çok çarpıcı ve etkileyici oluyor. Geçtiğimiz Dünya Engelliler Günü nedeniyle Pro İnfirmis Vakfı'nın hazırlattığı kampanya da bunlardan biri... Bu kampanyada "engelli vitrin mankenleri" kullanılmış... Kısa boylu, skolyozu olan, kolu ve bacağı olmayan; engelli bedenlere sahip mankenler... Yani bildiğimiz cansız vitrin mankenleri bu kez kusursuz ölçülere sahip değiller.
İsviçre'deki Pro İnfirmis Vakfı, engelliler yararına bir sivil toplum kuruluşu... Vakıf engellilere dikkat çekmek için farklı bir reklam kampanyası yapmak istemiş ve bunu başarmış... Farklı bedensel engele sahip ikisi kadın beş kişinin vücut ölçüleri alınıp, tıpatıp aynı mankenleri yapılmış.. Daha sonra bu mankenlere üzerlerine uygun kıyafet giydirilmiş ve Zürih'te ünlü alışveriş caddesinde bir mağazanın vitrinine konulmuş...
Kampanyanın sloganı da büyük anlam taşıyor. "Kim mükemmel ki? Yaklaş..." Kampanya fikriyle, sloganıyla, tasarımıyla çok etkileyici... Engellilerinde bizlerden biri olduğunu ve onları görmemezlikten gelemeyeceğimizi anlatıyor. Ne güzel bir anlatım olmuş... Ne güzel bir iş çıkarmışlar... Yapılan bu çalışmaların hazırlık ve yapım videosu da görülmeye değer
Tek Kollu Şampiyon
ve Metod
Japonya'da bir çocuk 10 yaşlarındayken bir
trafik kazası geçirmiş ve sol kolunu kaybetmiş. Oysa çocuğun büyük bir ideali
varmış, büyüyünce iyi bir judo ustası olmak istiyormuş. Sol kolunu kaybetmesiyle
birlikte bu hayali de yıkılan çocuğunun büyük bir depresyona girdiğini gören
babası, belki bir ümit ışığı olabilir düşüncesiyle Japonya'nın ünlü bir judo
ustasına gidip, çocuğunun durumunu anlatarak yapılacak bir şey olup olmadığını
sormuş. Judo hocası:
-Çocuğu getir bir bakalım, demiş. Ertesi günü
baba oğul çıkmışlar hocanın karşısına. Hoca çocuğu şöyle bir süzmüş ve:
-Tamam, demiş. Yarın çocuğun eşyalarını
getir, çalışmalara başlıyoruz.
Ertesi gün çocuk geldiğinde hocası ona bir
hareket göstermiş ve bu harekete çalış, demiş.
Çocuk 1 hafta aynı hareketi çalışmış. Sonra
hocasının yanına gidip, ''Bu hareketi öğrendim, başka hareket göstermeyecek
misiniz?'' diye sormuş. Hocanın cevabı:
-Çalışmaya devam et, olmuş.
2 ay, 3 ay, 6 ay derken çocuk okuldaki bir
yılını doldurmuş. Bu bir yıl boyunca da hep o aynı hareketi
tekrarlamış. Hocasının yanına tekrar gitmiş:
-Hocam 1 yıldır aynı hareketi çalışıyorum, iyi
de yapıyorum.
Bana yeni bir hareket göstermeyecek misiniz?
-Sen aynı hareketi çalış oğlum. Zamanı gelince
yeni harekete geçeriz.
2 yıl, 3 yıl derken çocuk hocasının
nezaretinde 5 yılını doldurmuş. Bir gün hocası çocuğun yanına gelip, ''Hazır
ol!'' demiş. ''Seni büyük bir turnuvaya yazdırdım. Yarın maça
çıkacaksın. ''Delikanlı şok olmuş. Hem sol kolu yok, hem de judoda bildiği tek bir
hareket var. Ünlü judocuların katıldığı turnuvada hiçbir şansının olmayacağını
düşünmüş; ama hocasına saygısından da ses çıkaramamış.
Turnuvanın birinci günü delikanlı ilk
müsabakasına çıkmış. Rakibine bildiği o tek hareketi yapmış ve kazanmış. Derken
ikinci, üçüncü maç...Çeyrek final, yarı final ve umulmadık bir biçimde finale
katılmaya hak kazanmış.
Finalde delikanlının karşısına ülkenin son 10
yıldır yenilmeyen şampiyonu çıkmış. Rakip, judoda tam bir üstad. Delikanlı
dayanamayıp hocasının yanına koşmuş:
Hocam, demiş. Hasbelkader buraya kadar
geldik. Ama rakibime bir bakın hele yılların şampiyonu. Bari çıkıp da rezil
olmayalım. İzin verin turnuvadan çekileyim.
-Olmaz, demiş hocası. Yenilirsen de namusunla
yenil.
Çocuk çaresiz çıkmış müsabakaya ve maç
başlamış. Delikanlı yine o bildiği tek hareketi yapmış ve bir hamlede rakibini
yere sererek şampiyon olmuş. Kupayı aldıktan sonra hocasının yanına koşmuş:
-Hocam, nasıl oldu bu iş ? Benim bir kolum
yok ve bildiğim tek bir hareket var. nasıl oldu da ben kazandım?
-Bak oğlum, demiş hocası, ilk olarak, 5
yıldır aynı hareketi çalışıyorsun. O kadar çok çalıştın ki, artık o hareketi
senden daha iyi yapan hiç kimse yok. İkinci olarak da, o hareketin tek bir karşı
hareketi vardır. Onun için de, rakibinin senin sol kolundan tutması gerekir!.
Kaynak: İlham Veren Başarı Öyküleri(syf. 172)
Engellilerin Karşılaştığı Sorunlar
Bedensel engellilerin günlük hayatta özellikle ulaşımda karşılaştıkları sorunların en aza indirilmesi yönünde neler yapabiliriz.
Engelli kişinin bir çok sağlık sorunu, psikolojik sorunu olabilir vardır da ama en önemlisi bence mimari engeller dolayısıyla gideceği yere gidememesidir .
Bunlardan bazılarına örnek:
-Kaldırımların yüksek oluşu ve kaldırımdaki rampaların uygun olmaması
-Konutlarda ya çok merdiven olması yada asansör olmaması
-Gidilecek sinema, tiyatro yada alışveriş merkezlerinin girişi, tuvaletleri vs. engelliye uygun olmaması
-Toplu taşımada uygun araç bulunmaması yada durakların uygun olmaması
Kaldırımlar
Ya kaldırım çok yüksek rampa yok yada rampa var fakat nizami değil, kaldırımdaki rampa önünde çıkıntı vardır engelli çıkıp inerken sandalyesi sarsılır ve düşme tehlikesi meydana gelir, diyelim rampa iyi fakat bu kez de parke taşlardan yapılan kaldırım çok tehlikeli çünkü tekerlekler taşların arasına giriyor yada kaldırıma çıkış rampası var iniş yeri ya yok yada önünde araç park edilmiş. En basit belki de sağlıklı birinin hiç görmediği bir küçük ayrıntı engellinin sokağa çıkmasına engel, bunları düzeltmek çok zor olan şeyler değildir aslında biraz dikkat biraz çalışmayla kısa zamanda düzenlenecek ayrıntılardır.
Konutlar
Sanırım bu sorun biraz toplu konut projeleri yapılırken dikkat edilmesi gereken konu aslında buda çok zor olan bir şey değil girişe 3 basamak yerine bir yana rampa konsa asansör zorunluluğu getirilse iç mekanda tuvalet, banyo gibi alanların biraz geniş yapılması, dolap gibi kullanılan araçları biraz engelliye uygun yapılması sadece engellinin değil daha sonra yaşlılıkta da insanların rahatlamasını sağlayacaktır.
Umumi Binalar
Bunlarda da bir çok sorun var yine her yerde olduğu gibi giriş, çıkış, tuvalet gibi evet şu an bir çok alışveriş merkezi, sinema, tiyatro engelliye uygundur ama uygulamada bazen zorluk yaşanıyor ya kapısı kilitlidir görevlidedir ara ki bulasın yada açıktır ama herkes kullanmıştır hasta olan biri için steril değildir.
Savaş (Engelli bir Çocuğun
Günlüğünden)
10 sene önce, temmuz ayının bir
pazar günü dünyaya geldim.
Annemin sıcacık, şefkatli kollarında başlayan savaştan habersizdim.
Zavallı anneciğim! Benim her gün savaştığımdan haberi yoktu.
7. ayımı doldurmuştum
Annemin yüzünde endişeleri görmeye başladım.
Bir şeylerin yolunda gitmediğini sezmeye başlamıştı.
O da babamla savaşıyordu.
Babam bende bir şeylerin ters gittiğini ne bana ne de kendisine konduramıyordu.
Bu savaşı annem kazandı.
Beni götürdüğü doktor yaptığı tetkikler sonucu anahtar cümleyi söyledi:
“Senin çocuğun hiçbir zaman diğer çocuklar gibi olmayacak.”
Ya doktor teyze! Bunu anneme alıştıra alıştıra söyleyemez miydin?
Anneciğim üzülme! Sen çok güçlü bir kadınsın. Ben de senden güç alıp bu savaşı birlikte kazanacağız.
Şimdi babamla ve başka insanlarla yeni bir savaş başlıyordu.
Ama babamı yenmek bile düşündüğüm kadar kolay olmadı.
Oysa ben insanlarla savaşmak istemiyorum.
Gücümü kendime harcamak istiyorum.
Savaşacağım o kadar çok şey var ki…..
Karnımı doyurmak için savaşıyorum çünkü yutkunmakta zorlanıyorum.
İstediğim bir cismi tutmak için savaşıyorum çünkü parmaklarım cisimleri kavrayamıyor.
Oturmak için savaşıyorum çünkü dengem bozuluyor.
Düşünce kalmak için savaşıyorum çünkü hareketlerim kısıtlı.
Yürümek için savaşıyorum çünkü ayaklarımın üstünde duramıyorum.
Konuşmak için savaşıyorum çünkü çene kaslarım ve dilim düzgün çalışmıyor.
Benim savaşımın adı ‘yaşamak’.
Yaşamak için savaşılır mı demeyin. Ben tam 10 senedir savaşıyorum.
Her gün yattığımda Allah’a şükrediyorum:
Bu gün de belki bu savaşı kazanamadım ama yenilmedim de.
Ömrümün sonuna kadar da savaşmaya devam edeceğim.
Etiket: http://hayatengelsiz.blogspot.com.tr/2014/03/sarilmak-icin-yurek-gerekir-kollar.html
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder